31 Ağustos 2010 Salı

Babür'ün Gözü Neden Morardı?

Babür o gün nedense kutunun en derin köşesine sinmişti. Kafasında yünden annesinin ördüğü siyah yeşil ponponlu kukuletası, pötükare kısa kollu gömleği, askılarla taşınan kahverengi kısa pantalonu kahverengi çorapları ve yine aynı renk bağcıklı ayakkabılarını giymiş olduğu halde; kutunun en loş en derin köşesine sinmişti. Pörtletilmiş gözlerinin beyazı anca seçiliyordu...

Bacaklarını kendisine çekmiş, ellerini diz kapaklarına dolamış, çenesini kollarının üzerine dayamış halde üstelik dudağını aşağı sarkıtmıştı.
bir düşüncesi bir sıkıntısı vardı. Ama gözlerinin beyazı hala daha seçilebiliyordu.
İçinde binlerce plan varken, aslının o kutudan nasılda çıkmaya çabaladığını, olumlu adımlar attığını gördükçe daha da küçülüyordu sanki. Bir şey yapmalı ve yeni adrese gitmemeliydi. Hem şu anki adreste yalnızlık mükemmel bir kavramdı.
Yeni adreste nasılsa Babür zıççaktı. Her şey boka saracaktı. O nedenle herkes burada kalmalıydı.

Zıçanzi Babür...

Kutuya sızan ışık içinden bir gölge belirdi.
Bir kız çocuğu gölgesi. Yerinde duramayan, kendi etrafında dönerek zıplayan kız çocuğu kutuya doğru hızlıca geliyordu. Kırmızı ayakkabıları, beyaz çorapları pembe eteği, beyaz gömleği, saçları kafasının iki yanında at kuyruğu yapılmış enerjik bir kız çocuğu.

Allahım nasıl bu kadar enerjik olabilir ki..... demeye kalmadan kutuya daldı Babür'ün yanına adete uçtu. Ve Sol elinin işaret parmağını Babür'ün sağ gözüne daldırı verdi.

Hay bin kunduz...

Babür ne olduğunu anlamadan, kız yine zıplaya zıplaya kutudan çıktı gitti.
Babür'ün canı yanıyor gözünü tutuyordu. Ağlamak istese de ağlayamıyor, yapılana da anlam veremiyordu.

Yoksa evren siparişi mi işaret ediyordu?

Babür acısına dayanamadığından kutusundan çıkıp yardım edecek birilerini aramaya karar verdiğinde ise kutu giderek içine doğru çökmeye başladı.
Yapacak bi şey yoktu.

Bir yengeçin kabuk değiştirme süreci gibi sadece bir belki iki hafta olgunlaşma süreci yaşayacaktı.

Babür'ün gözü mosmordu. Ona biraz renk verilmişti. E ne de olsa mor da bir renkti.
Babür yıllardır toprak altında tuttuğu kodlarının arkeologlarca süpürülmeye başlandığını fark etti.
Yeni yapılanma ile mutluluğu yakalamaya kendini alıştırıyor şimdi...

Ama gözü mosmor.

Ve şükrediyor ki; iyi ki o insan var. Ve o parmağıyla gözünü parmaklayan varlık ile hayatının sonuna kadar ilgilenmek istediğini fark etmiş durumda.
Babür kodunu taaa kafasına kodu ve yoluna devam ediyor. Mosmor gözüyle keyifli, huzurlu, istiyor....